Foto Galeri
15 TEMMUZ SEHIDİNE EŞİNİN YAZDIĞI YÜREK SIZLATAN MEKTUBU
Ve çocuklar… Onlar için de, sadece varlığın kâfiydi. Epey oluyor Ömer, sürekli senden bahsedince bir gün “Niye babanı bu kadar çok seviyorsun Ömer?” dedim bir an bile düşünmeden cevap verdi “Çünkü o hiç olmadı…” hayata yoklukla başlamak, genetik bir kader midir?..
Geçenlerde komşumuz pil taktırdığı otopark kumandasını getirdi, sordum Zeynep’e elinde görünce “Kim getirdi kızım?” diye “Fatma Zehra‘nın babası verdi. Herkesin babası var anne!” dedi ve ekledi “Ben babamı çok özledim…”
insan kendisi alışıyor, bir yolunu buluyor unutmanın fakat çocuklarının yarasına şahit olmak en zor tarafı anne olmanın. Sadece babası olanları görüp bedbaht olmasınlar, hem annesiz hem babasız, kimsesiz olanları görüp Hamd etsinler, yaralarını kapanmaz, iflah olmaz sanmasınlar diye bütün gayretim. Allah (c.c.) ne veriyorsa rahmetinden, sevdiğinden…
Kolu kanadı kırık kullarını güçlendirmek içindir imtihan edişi. Her imtihanın vardır bir hikmeti, bilinmez bir sebebi… Yaslanacak kimse bırakmadıysa etrafında insanın: “Kimseye yaslanma, öğren tek başına kalmayı ve yalnızca bana sığınmayı!” diyordur kullarına… Daha ağır imtihanlardan muhafaza etsin cümlemizi… Bağışlasın bizlere geride kalan sevdiklerimizi… Korktuklarımızdan emin, umduklarımıza nail eylesin bizleri…
Sen gittikten sonra ben, sen varmışsın gibi devam ettim hayatıma zira sen ölmemiştin… mesela hiç sana “Rahmetli” demedim, diyenlere de içimden öfkelendim… Bir gün bir öğrencim “Hocam, eşinizden bahsederken hep yanınızdaymış gibi bahsediyorsunuz, sanki hiç ölmemiş gibi…” dedi. Başka türlüsünü bilmiyordu ki… Ne gönlüm, ne de dilim…
Daha lise öğrencisiyken henüz, ziyaretimize gelen gençler vardı. Bedenleri çocuk, inadına devdi yürekleri… Ara ara gidip gelirken, severken çocukları büyüdüler üniversite öğrencisi oldular fakat unutmadılar Ayşe annelerini… Yanlarında her zaman muhakkak bir ikisinin annesi de gelirdi. Bir ziyaretlerinde, gençlere eşlik edenlerden biri psikolog bir veliydi. Yemekte mevzu olmuş senden bahsetmiştim.
Mutfağa geçtik sonrasında bana “Siz ertelenmiş yas dönemi yaşıyorsunuz, eşinizden hiç ölmemiş gibi bahsediyorsunuz, yas dönemini yaşamamışsınız.” dedi. Ben kendisine “Ama o ölmedi ki, o şehit… Diridirler müjdesiyle şereflendi.” deyince bana: “Şehit bile olsa o öldü.” dedi.
Gittiğini biliyordum, artık bir daha olmayacağını… Ne kadar yansa da içim hiç isyan etmedim, hiç “Neden” demedim, “Allah (c.c.) en güzelini diler, benim bilmediğim bir hikmeti var.” diyerek sabrettim. Eksik kalan bir şey vardı, bir yüktü omzumda, kalbimde, beynimde… Ben seni uğurlamamıştım, vedalaşmamıştım seninle…
Yazının Devamını Okumak İçin Görsele Tçklayarak İlerleyiniz...