‘6’ncı Uluslararası Maneviyat Psikolojisi Sempozyumu’ yapıldı


29-03-2021 00:05

Bu sene 6’ncısı düzenlenen ‘Uluslararası Maneviyat Psikolojisi Sempozyumu’da, ‘Kalp, nefs ve ruh’ konuşuldu.


 

Erciyes Üniversitesi, İstanbul Müftülüğü ve İslami İş birliği Gençlik Forumu  ile İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi ve Osmanlı Arşivleri Daire Başkanlığı’nın desteği ile ‘6’ncı Uluslararası Maneviyat Psikolojisi Sempozyumu’ düzenlendi. Sempozyumun konusu ‘Kalp, nefs ve ruh’ olarak belirlendi.

Programın açılış konuşmalarını İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, Düzenleme ve Bilim Kurulu adına Öğr. Gör. Mustafa Atak, Erciyes Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Sıdkı İlkay ve İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut yaptı.

“BİLİM PARADİGMASI, KUTSALI HAYATIN DIŞINA İTME SÜRECİDİR”

Maneviyatı, kutsalı arama çabası olarak nitelendiren Prof. Dr. Mehmet Bulut, “Modern zamanın en önemli meselesi kutsalın hayatın dışına itilmesidir. Üniversitelerin böyle bir konu üzerinde sempozyum yapıyor olması son derece önemlidir” dedi.

Prof. Dr. Bulut, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Modernitenin bizi getirip bıraktığı limanda, üniversiteler ve akademi daha çok epistemik cemaat olarak bilgi temelli boyutuyla bütün meselelere yaklaşıyor. Modern Avrupa medeniyetinin 16’ncı ve 17’nci yüzyıldan itibaren şekillenmeye başlayan bilim paradigması, aynı zamanda kutsalı hayatın dışına itme sürecidir. Yani Descartes’le, Bacon’la başlayan süreç, insanın merkezde yer aldığı ve insanın her şeyi kontrol altına alabileceğini savunan bir süreçtir. Kitabın bizi uyaran ‘İnsan başıboş bırakıldığını mı zannediyor’ ayetine adeta meydan okumadır.”

“Bunun alternatif paradigması ise şudur ki insan eşref-i mahlukattır, insan başta kendisine olmak üzere bütün varlıklara karşı sorumluluğu bulunan bir varlıktır” diyen Prof. Dr. Bulut, “Hesap gününde en önemli iki sualden biri yaratanla sağlıklı bir ilişkiyi hayat boyu titizlikle sürdürmek, ikincisi ise varlıklarla ilişkisinde hakka düşmemek yani kul hakkına sebebiyet vermeyecek bir hayat yaşamaktır. Bu iki alanı da unutturmaya dayalı bir süreçti modernite. Biz buna epistemolojik merkezli yaklaşım diyoruz. Yani burada modern zamanlarda, ontolojik boyut unutulmuştur. Biz bugün içinde bulunduğumuz çağın en önemli meselesi olarak bunu görüyoruz” ifadelerini kullandı.
 


Bu site, daha iyi bir kullanıcı deneyimi için tanımlama bilgileri kullanır. İzin verir misiniz?