Gördük ki, Fenerbahçe’nin kolay gol yeme alışkanlığı bu sezon daha hazırlık maçlarından başladı. Yeni alınan Caulker dahil stoperler çok ağır... Fenerbahçe geniş alanda yakalanınca rakibi asla yakalayamıyor. Çok kaliteli, çok çabuk bir stopere ihtiyaç var. Üçlü savunmada iki kenar adam “olmazsa olmaz” şart... Fenerbahçe’de bu iki kenar adamı yok.
Mesut Özil, İrfan Can, Pelkas, Zajc rakip savunmanın arkasına süper toplar atıyorlar, ama bu toplarla buluşacak, golü atacak santrfor halen Fenerbahçe’de yok. Aklımdayken söyleyeyim; Muriç, Fenerbahçe’ye ilaç olmaz. Orta saha Mesut, İrfan, Pelkas, Zajc, hep kreatif oyuncular... Birlikte oynama şansları yok. Kimi keseceksiniz, savunmayı bir Gustavo ile mi yapacaksınız, hepsi soru işareti...
Fenerbahçe’de futbol işlerinin iyi yönetildiğini düşünmüyorum. Şampiyonluk yarışında Fenerbahçe ancak sürpriz adayım...
Bazı futbol yazarlarına
Lütfen önce alın terini, emeği, güzel oyunu, hak edeni kollayın, sonra tuttuğunuz takımı...
Yıldız adayı: Kerem
Galatasaraylı Kerem Aktürkoğlu günümüzün Türk futbolcularında olmayan çok farklı özelliklere sahip... Çok çabuk, çok hızlı, çok hareketli, çok kıvrak... Hücum alanının bir bölgesini değil, her bölgesini kullanıyor. Kalabalık ve dar alanlardan iyi çıkıyor. Pozisyona rahat giriyor, akıllı vuruyor.
Kerem, İstanbul’da dağılmazsa, yeni sezon için adının karşısına 15 gol, 10 asist yazıyorum. Umarım yanılmam...
Önce hocalarımız değişmeli
Süper Lig’de yeni sezon, en büyüğünden en küçüğüne kadar yerli hocaların sınavı olacak. Dünya futbolu çok değişti.
Çok hızlı, çok çabuk, çok hareketli oynuyorlar. Hep öne oynuyorlar...
Atletik takımlar... Bizim 10-15 pasla ıkına-sıkına gittiğimiz rakip kaleye 3-5 pasla gidiyorlar.
Oyun karakterleri var, ne oynadıkları, ne yapmak istedikleri belli...
Takımı değiştirmekle, oyun değişmiyor. Geçerli ve etkili bir oyun bulun.
Önce hocalarımız, sonra takımlarımız değişmek zorunda...
Yoksa, Avrupa hayal... Düşük seviyeli ligde kendimizi kandırmaya devam ederiz.
Turu geçemezlerse dükkânı kapasınlar!
Galatasaray “köy”, Trabzonspor “kasaba” takımı ile berabere kaldı. Buna rağmen enseyi karartmaya gerek yok. İkinci maçları kazanır ve turu geçerler. Geçemezlerse dükkânı kapatsınlar, bu işi bıraksınlar.
Fatih Hoca maçtan sonra, “Futbolda şanssızlığa inanmam” dedi. Süper haklı... Bir metreden gol kaçırmanın adı ne zaman şanssızlık oldu. Hep kendimizi kandırıyoruz ya, “beceriksizliğin” adını da “şanssızlığa” çevirdik.
Abdullah Avcı’nın Molde maçından sonra, “çok iyi oynadık”, maçın spikerinin de, “şiir gibi oynuyoruz şiir gibi” ifadelerini çok yadırgadım. Kimle oynuyoruz, bir de ona bakın...
Daha çoook yayıncı ararsınız
İllegal yayınlara engel olmaya çalışmazsanız...
Yayıncı aleyhinde kampanya yaparsanız...
Yayıncıya özel röportajlar vermezseniz...
İçerik olarak yayıncıya destek olmazsanız...
Bu ülkede daha çoook yayıncı ararsanız.
Eskimeyen şarkılar
Yıllardır dinlediklerimizi, bu yıl da dinlemeye hazır olun.
İşte Türk futbolunun klasikleri...
Rakibimiz bizden daha çok istedi (Sende isteseydin, tutan mı var?)
Çok basit goller yedik (Bu basit gol nasıl oluyor, bir anlatsanıza...)
Hakem bugün bizi resmen doğradı (Kendi hatalarınız ne olacak?)
Çok şanssızdık (Beceriksizliğin adı ne zaman şanssızlık oldu?)
Gizli düşmanlarla mücadele ediyoruz (Şu gizli düşmanları 50 yıldır öğrenemedik.)
Önümüzdeki maçlara bakacağız (Bakma, oyna...)