Foto Galeri
Kurban Bayramı İle Gelen Hüzün
O akşam annemin içinde durmadan kaşık çevirdiği tencerenin içinde hiçbir şey yokmuş. Bunu bana abim ilk söylediğinde şaka ediyor sanmıştım.
Fakat doğruymuş. Annem sırf ben uyuyayım diye saatlerce boş tencerenin içindeki suyu kaynatıp durmuş. Ben içinde kurban eti pişiyor sanıyorken annem saatlerce ayakta durup da uyumamı beklemiş.
Çünkü o gün et yokmuş. Komşular da geç saatlerde getirmişler. Ben o zaman çoktan uyuyakalmışım.
Abim bana bu ilk söylediğinde annemin ayaktaki görüntüsü gelmişti gözlerimin önüne. Kendimi tutamamış hüngür hüngür ağlamıştım o an.
Meğer ne çok zorlamışım annemi et isteyerek. Zavallı kadın acısından perişan olmuş da et yok diyememiş. Elinden bir bu gelmiş. Tencerenin başına geçip saatlerce kaşık çevirip durmuş.
Abim kendisinin o an bunu anladığını söylemişti daha sonra. Anlamış ama benim için o da susup hem açlığını bastırmış hem de vicdanını susturmuş.
O da o günü bir daha hiç unutamamış. Okuduğu her gün hatırlayıp durmuş. Ve benim gibi o da kendisine bir söz vermiş.
Bu söz hem kendimize hem de annemize verilmiş bir sözdü. Çalışıp çabalayarak, bizi okutmaktan başka bir amacı olmayan annemize verilmişti bu söz.
Ne yapıp edecek sözümüzü tutacaktık.
Biz büyüdükçe bu söz de içimizde büyüdü, kocaman bir çınar oldu. Annemizin kendi açlığını bile unutup bizi doyurduğu günleri aklımızdan tek bir gün olsun çıkarmadık bu süreçte.
Uyandığımız her sabah annemizin o kurban sabahı çektiklerini düşünüp durduk. Kocası ölmüş bir kadının canları et çeken iki gariban çocuğuyduk biz. Nasıl unutabilirdik hem?
Yıllar sonra bir kurban sabahı yaşadığımız bir olay da bizi çok etkilemişti.
Yazının devamını okumak için tiklayiniz..