Foto Galeri
Kürt Kızı Mardinli Meryem'in Acıklı Hikayesi
Planım hazırdı. Uzun zamandır biriktirdiğim bir param vardı. Herkesin tarlaya gittiği bir gün hasta numarası yaparak evde kalmıştım.
Herkes sabah erkenden kalkıp gitmişti, o gün buğdaylar biçilecekti. Ah nasıl severdim o buğday başaklarının içinde gezinmeyi. Hepsi geride kalmıştı artık. Kararım kesindi.
Yanıma küçük bir çanta almıştım. İçinde en mühim şeyler vardı. İşte biraz para, birkaç parça elbise, biraz da yiyecek bir şeyler.
Köyden nerdeyse koşar adımlarla çıkmıştım. Yolda denk geldiğim ilk arabayı durdurup şehirde babamın hastanede yattığı yalanını söylemiştim. Böyle söyleyince aracın sahibi beni hastanenin kapısına kadar götürmüştü.
Hastaneden ayrılınca direkt otogara gittim. Şehre daha önce de gelmiştim ama şimdi bu kadar büyük bir yerde yabancılık çekiyordum. Neyse ki gideceğim yere giden otobüs biletlerini satan yeri bulmam zor olmamıştı.
Her şey yolunda gidiyordu. Sanki o gün sırf ben bunları yaşayayım diye her şey ayarlanmış gibiydi. Mesela bileti almamla otobüsün yola çıkması arasında beş dakika vardı. Dedim ya her şey ayarlanmış gibiydi.
Otobüs şehirden çıkınca gözyaşlarıma boğulmuştum. Böyle olacağını hiç tahmin etmemiştim. Bir an her şeyden vazgeçip geri dönmeyi düşündüm. Sonra aklıma zorla evlendirileceğim gelince kendime geldim. Vazgeçmek imkansızdı artık.
İşte böyle başladı İstanbul’a olan yolculuğum. Orasını hep anlatırlardı giden bir daha bulunmaz diye. O kadar büyük bir şehirmiş ki kayboldun mu bir daha evini bulamazsın diye de abartırlardı. Neyle karşılaşacağını bilmeyen küçük bir çocuk gibi korku içindeydim.
Ama madem bu işe başlamıştım geri dönemezdim bir daha. İstanbul’a ayak basışımın ilk anlarında hayatımın en karanlık iki yılını yaşamaya başlamıştım. Daha otobüsten iner inmez bir adam yanıma yaklaşıp bana sorduğu şeyle beni korkutmuştu.
Yazının Devamını Okumak İçin Görsele Tçklayarak İlerleyiniz.