Foto Galeri
Peygamber Efendimizin Kabrinin Çalınması
Hükümdar onların rüyada kendisine gösterilen kişiler olduğunu tanıdı ve kendilerine nereli olduklarını sordu. Onlar da; “Biz Endülüs’ten Hac maksadıyla geldik ve bu sene Peygamberimizin yanında bulunmayı arzu ettik.” diye cevap verdiler.
Hükümdar, nerede kaldıklarını sordu. Mescidin yakınında olduklarını söylediler. Hükümdar onlarla beraber evlerine gitti. Evde süslü kitaplar ve değerli eşyalar gördü. Bu arada halk, onların her gün oruç tuttuklarını, namazlarını mescitte kıldıklarını ve hiçbir dilenciyi boş çevirmediklerini söyleyerek bu iki kişiyi övüyordu.
Nurettin Zengi odayı dolaştı ve burada serilen hasırı kaldırdı. Baktı ki altında kazılmış bir tünel var. Tünel ta Peygamberimizin kabrinin yakınına kadar uzanıyordu. Bunun gören halk mahcup olup başlarını önlerine eğildiler ve artık söyleyecek bir şey bulamadılar.
Bunun üzerine hükümdar bu iki kişiyi sorguya çekti. Onlar da gerçekte Müslüman olmadıklarını ve Peygamberin vücudunu buradan alıp ülkelerine kaçırmak için görevlendirildiklerini itiraf ettiler. Bunu yapabilmek için derviş kıyafetine bürünerek halkı kandırdıktan sonra geceleri tünel kazmaya devam ettiklerini ifade ettiler ve; “Peygamberin kabrine iyice yaklaştığımız gece gök gürültüsü ve şimşekler öyle bir sarsıntı meydana getirdi ki sanki dağlar yerinden oynayacaktı. Bundan fena halde korktuk ve sabahleyin de sizin geldiğinizi haber aldık.” dediler.
Hükümdar, suçlarını itiraf eden bu kişileri idam etti.
Bu olaydan sonra Nurettin Zengi, Peygamberimizin kabrinin çevresinde derin hendek kazdırdı ve bu hendeği kurşun eriterek doldurdu. Böylece Kabr-i Saadet, çepeçevre kurşunla muhafaza altına alınmış oldu. Bu olay, H: 557/M:1162 yılında vuku bulmuştur.